GIRGIR Mizah Dergisinin Öyküsü

Türk mizah yayıncılığı içinde Gırgır ilk büyük dergi sayılmaz. Daha önceleri Akbaba ve Marko Paşa gibi 'ses getiren' mizah dergileri vardı.

Türk karikatür sanatı olarak da Gırgır ilk 'çarpıcı' örnek sayılmayabilir. Sözgelişi Cemal Nadir Güler'in yarattığı karikatür tiplerinin de kendi devirleri içinde bambaşka bir dinamizmi vardı.

Gırgır dergisini benzersiz kılan unsur ise 'televizyon toplumu'nun esprisini yakalamış olmasıdır. Bir mizah dergisi olarak yazıdan ziyade karikatüre ağırlık verirken, bir yandan da o dönem için çok çarpıcı ve dinamik bir dil kullanıyordu. Bu dil açıkçası pek seçkin ve edebi bir dil sayılmazdı ama çok canlı ve enerjik bir dildi.

Gırgır yalnızca bu dili kullanarak 'toplumsal muhalefet olarak mizah' yapmakla kalmayacak aynı zamanda 'tabuları deviren' bir cüretkarlığın simgesi olacaktı. 2000'li yıllar Türkiye'sinin mizah dergilerine bıraktığı en büyük miras da budur.

Şekilsel anlamda yakın zamana kadar Türkiye'de yayınlanmakta olan mizah dergilerinin basıldığı kağıt cinsi, sayfa sayısı ve boyutu bile Gırgır'ın yarattığı tarzın yansımalarıdır.

Giderek artan ekonomik krizin yanısıra, internetin gelişimi ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte basılı medya organları artık giderek gerileme durumunda. Mizah dergileri hem bu zorluklar hem de içinde bulunduğumuz dönemin artık "mizaha tolerans göstermemesi" nedeniyle yavaşça tarihe karışıyor.

Kimi mizahçılar bu durumu kültürel çölleşme ortamının bir sonucu olarak değerlendirmekte. Kimi mizahçılar ise hızla değişen toplumla ortak bir dil yakalayamayan mizah dergilerinin zaten hiç bir şansı olmayacağını söylüyorlar.

Gırgır dergisi 1972 ve 1989 yılları arasında Türkiye'nin pop kültürü kadar toplumsal muhalefetini de belirlemişti. 1970'li ve 1980'li yıllarda çocukluk ve gençliğini yaşamış olanların ortak hatıralarında Gırgır dergisi renkli bir yer alıyordu. İşte bu nedenle hatırlanmayı hakediyor.

Gırgır'ın doğuşu

Gırgır Türk okuruyla ilk olarak 'Gün' gazetesinin mizah köşesi olarak tanıştı. Oğuz Aral'ın hazırladığı bu köşe büyük ilgi görünce ilkin aynı gazetenin parasız eki olarak dağıtılmaya başladı.

26 Ağustos 1972 tarihinden itibaren ise bağımsız dergi olarak yayınlanmaya başladığında "Can sıkıntısını, aşk yarasını, karı koca kavgasını, şip şak keser. Her derde devadır, Gırgır da gırgır" şeklindeki slogan da başlığın hemen yanında yerini aldı.

Gırgır bir köşe olmaktan çıkıp dergiye dönüştüğünde de başında yine Oğuz Aral ve kardeşi Tekin Aral vardı. Bunlara Nuri Kurtcebe, Eflatun Nuri gibi çizerler katıldı. Fakat dergi sayfalarını doldurmakta zorlanınca kapılar amatör çizerlere açıldı. Amatör karikatürlere "çiçeği burnunda çizerler" başlığıyla yer verildi. Dergi içindeki sütunlarda Oğuz Aral bu acemi karikatüristlere öğütler verir, meşhur sözüyle "gereksiz taramalardan" kaçınmalarını söylerdi. Giderek ustalaşan çizerlerin karikatürleri en arka sayfada yayınlanmaya başlardı. Bugün tanıdığımız, bildiğimiz pek çok mizahçı oradan yetişti.

Gırgır'ın ilk dönemlerdeki mizah anlayışı genellikle cinselliğe ve çıplaklığa dayanan bir çizgi izler. Bu eğilim Gırgır'ın sadece bir gazete köşesi olduğu dönemde başlamıştı. Oğuz Aral'a ait olan bu köşede Oğuz Aral çıplak güzel kadınların bacakları arasında ufak tefek çelimsiz adamcıklar çizerdi. O dönemin fırlama mizahı böyle oluyordu.

Gırgır olgunlaşırken...

Gırgır'ın ilk dönemlerdeki mizah anlayışı genellikle cinselliğe ve çıplaklığa dayanan bir çizgi izler. 1970'lerin ortalarından itibaren ise siyasi mizah unsuru ağırlık kazanmaya başlar.

Bunu da Türkiye'nin o günkü toplumsal yapısındaki değişimlere paralel olarak düşünebiliriz. Türkiye'de günlük siyaset giderek daha fazla konuşulur olmaya başladıkça Gırgır da bu trende uyacaktı elbette.

Bir yandan kapakta bolca Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan çizilmeye başlanırken iç sayfalarda ise zamlar ve zorlaşan ekonomik koşullar hakkında espriler boy göstermeye başlayacaktır.

1970'lerin ortalarından itibaren Kıbrıs meselesi, Amerikan ambargosu ve giderek tırmanan enflasyon ülkenin gündemine girince, Gırgır dergisi de siyasi mizaha ağırlık vermeye başladı. Bir yandan kapakta bolca Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan çizilmeye başlanırken iç sayfalarda ise zamlar ve zorlaşan ekonomik koşullar hakkında espriler boy göstermeye başladı.

Gırgır artık ülke gündemini takip eden mizahla eleştiren ve sürekli kendinden söz ettiren bir yayın organıydı.

Gırgır'ın büyük başarısı, önce rakip yayın kuruluşlarını benzer dergiler çıkarma arayışına itti. Bu süreçte Çarşaf dergisi piyasada boy göstermeye başlarken, Tekin Aral yönetiminde Fırt dergisi piyasaya çıktı ki bu ikincisi Gırgır'ın kardeş yayın organı niteliğindeydi.

Gırgır sarı rengi ve tabloid boyu ile tanınırken, Çarşaf ve Fırt dergileri renkliydi. Çarşaf da politik mizaha yer vermekle birlikte hiç bir zaman gırgır ölçüsünde muhalif olmadı. Fırt ise daha çok cinsel içerikli bir dergi olarak yer aldı. Kapak içinde yer alan "Yavrunuzun sayfası" çok ama çok tutan bir sayfaydı. Sayfaya yabancı erotik dergilerden alınma tam renkli kocaman bir çıplak kız fotoğrafı konur onun etrafına çizilen karikatür tipler ise bu kıza laflar atardı.

Bölünmeler ve kopmalar

Gırgır dergisinden ilk ayrılık Mikrop dergisiyle geldi. Gırgır içinden çıkan bir grup Mikrop dergisini çıkarmayı denediler. Ne yazık ki bu girişim uzun ömürlü olamadı.

Daha sonra Pişmiş Kelle dergisi çıktı ama onun da uzun vadede başarı şansı olmayacaktı.

Gırgır'dan ilk ve en önemli kopuş Limon dergisidir. O tarihlerde Güneş gazetesi piyasada kendine yeni mecralar ararken yeni bir mizah dergisi çıkararak Gırgır'a rakip olma kararını verdi. Gırgır'dan kopan Gani Müjde ve Mehmet Çağçağ önderliğindeki grup Limon dergisini böylece kurdular. Sonradan LeMan adını alacak bu dergi daha sol bir muhalefet anlayışını benimsedi.

İlerki yıllarda Leman dergisi de benzer bir bölünmeye uğrayacak ve Penguen dergisi ortaya çıkacak, Penguen dergisinden kopan bir grup ise Uykusuz dergisini kuracaklardı. Bu dergileri, Gırgır dergisinin 21. Yüzyıla bıraktığı miras sayabiliriz.

Limon dergisini oluşturmak üzere Gırgır'dan kopan grubun ardından Gırgır dergisinin yaşayacağı ikinci bölünme 1989'da yaşanır. O dönem Türk medyasına patron olarak girmiş olan Asil Nadir, Gelişim yayınlarının sahibi olmuştur ve Gırgır'dan kopan bir diğer kitle bu grup bünyesinde Hıbır dergisini çıkarmaya başlar.

Bu dergi, bağlı bulunduğu Asil Nadir'in sahip olduğu İnterpress yayın grubunun içine düştüğü parasal sıkıntılar dolayısı ile gruptan ayrılarak bir süre HBR Maymun adı ile yayımlanmaya devam etti.

Gırgır'ın sonu olaylı oldu

Gırgır dergisine asıl ölümcül 1989 yılında gelecekti: Gırgır'ın bir üst katında yayınlanan haftalık 'Gölge Adam' gazetesinin sahibi Ertuğrul Akbay bir gün alt kattaki dergiye gelir ve artık bu derginin yeni sahibinin kendisi olduğunu söyler.

Bunun dergiyi susturmak için gerçekleştirilen planlı bir operasyon olduğu yolunda söylentiler vardır.

Gölge Adam gazetesi bu olaydan kısa bir süre önce amatör genç çizerleri alıp 'Horoz' ismiyle bir mizah eki yayınlamaya başlamıştı. Rivayete göre, bu planlı operasyonla Gırgır dergisi çalışanlarına iş bıraktırılacak ve bu acemi çizerlerle Gırgır markası devam ettirilecekti. Sonuçta olan da budur.

Oğuz Aral ve ekibi topluca Gırgır'ı bırakırlar. Yeni patron Gırgır arşiviyle eski karikatür ve yazıların da kendisine ait olduğunu iddia ederek eski materyelleri yeniden yayınlar. Orijinal Gırgır tiplerini yeni çizerlere çizdirerek devam ettirmeyi bile dener. Bu tartışmalar mahkemelere taşınacaktır.

Fakat bir şey kesindir: Herkesin bildiği Gırgır artık ölmüştür.

Oğuz ve Tekin Aral, bölünmelerden arta kalan dar kadroyla Avni adındaki dergilerini çıkarmaya koyulurlar. Artık piyasada efsanevi Gırgır yoktur ve daha başka bir çok dergi bulunmaktadır. Ancak bu dergilerin toplam tirajı eski Gırgır'ın tirajından daha azdır. Diğer yandan Türkiye de giderek değişmektedir. Gırgır'ın yakaladığı 'televizyon toplumu' esprisi, artık 'çok kanallı televizyonların ortaya çıktığı' Türkiye'de geçerliğini kaybetmiş görünmektedir.

1990'lar başladığında Oğuz Aral'ın yeni dergisi Avni de maalesef tutunamaz ve kapanır.

"Gırgır" adını devralan dergi bir şekilde 2017 yılına kadar yayınlanmaya devam etti ama bizim bildiğimiz "gerçek" Gırgır dergisi Oğuz Aral'ın eseriydi ve Oğuz Aral ayrıldığında ölmüştü zaten.

Geride kalan ise çocukluk ve gençlik günlerimize eşlik etmiş olan o müthiş Gırgır hatırasıdır.


Müzik ve Nostalji yazıları için TIK'layın

'Eskinin Adamıyla Nostaljinin Sesi' radyo programına SESLİ mesajla katılmak için TIK'layın!
"Eskinin Adamıyla Nostaljinin Sesi" radyo programına SESLİ mesajla katılmak için TIK'layın!


Müzik Zevkinizi Kendiniz mi Belirliyorsunuz?


Rock Müzik Dinleyicisinin "Kimse Bilmiyor" Sevinci


Sokak Çocuğu Ali ve 'Aşkımı Süpürmüşler' Şarkısı


Sosyal Medyada Paylaşılan Matematik Sorularının Arkasında Ne Yatıyor?

Çocukluğumuzun kahramanları VI - ÇELİK BLEK (TEKSAS çizgiromanı)
ÇELİK BLEK (TEKSAS çizgiromanı)

Çocukluğumuzun Kahramanları VII - Yüzbaşı TOMMİKS
Yüzbaşı TOMMİKS

Çocukluğumuzun Kahramanları II - Baltalı ilah ZAGOR
Baltalı ilah ZAGOR