Aşkın kimyasına dair araştırmalar
Economist dergisindeki makalelere
bile konu oluyor. Kime niye aşık olduğumuzun formülasyonu yapılmış, dökülmüş. Aşk denen sürecin niçin üç, bilemedin dört yıl sürdüğü fizyolojik ve antropolojik olarak açıklanmış çoktan.
Bütün bunlar olup biterken, bizzat kendileri bir takım psikosomatik sorunlardan ve abazalıktan muzdarip kızkuruları hala ve hala "Gerçek aşkın bir ömür boyu sürdüğü ve insanın en yüce aşka ancak tek eşli ilişkilerle ulaşabileceği" gibi hezeyanlarını ortalık yerde dillendirebiliyorlar.
"Madem bu işleri bu kadar iyi biliyorsun, sen hala niye sap sap dolaşıyorsun bunca yıldır?" sorusuna verecek cevapları yok halbuki. Aramızda kalsın, aralarında akademisyenler bile var!
Naçizane görüşüm şöyle:
İnsanları gerçekten seviyor ve onlara değer veriyorsanız, onları kandırmaktan ve yanlış yönlendirmekten kaçınmalısınız!
İnsanlara yalan söylememelisiniz. Onlara "Gerçek aşkın ömür boyu sürdüğü" gibi palavralar sıkmamalısınız.
'İnsanlar üzülmesin, mutlu hayaller kurmaya devam edebilsinler' diye gerçekleri onlardan gizlediğinizde, onları daha büyük yanılgılara ve acılara yönlendirmiş oluyorsunuz.
Sonuçta daha fazla üzülüyor ve inciniyorlar.
Etrafınızdaki kalbi kırık insanlara yardım etmek istiyorsanız, ilişkilerini nasıl kurtarmaları gerektiğine dair vaazlar vermeyin onlara!
Ya ne yapın? Bitmiş ve tükenmiş aşkların arkadaşlarınızı tüketmesine engel olun! Bilhassa eski sevgililerini onlardan uzak tutun.
Ya da bir ilişkiden çıkan sizsiniz diyelim.. Yeni bir ilişkiye başlamanın ve hayata devam etmenin birinci şartı, eski sevgililerden ve onların yarattığı psikolojik baskıdan kurtulmaktır.
Bu eski sevgililerin bir kısmı "Arkadaş olarak kalalım.." ayağına yatarak hala etrafınızda olmak isteyebilir. Ama bunun kimseye bir faydası olmaz! Onları etrafta görmek sadece sizin kalbinizi tekrar kıracaktır.
Daha fazlası değil!
Eski sevgililer sizi iki arada bir derede tutar.. En iyisi bir an önce çekip gitmeleri ve sizi rahat bırakmalarıdır... ki siz yolunuza devam edebilesiniz.
Keep Me Hangin' On şarkısını söylerken Kim Wilde tam da bunu anlatıyordu.
Ve bana sorarsanız size derim ki:
Bazen bir şarkı, bir sürü akademisyenin kitaplar dolusu saçmalıklarından daha doğru ve yararlı şeyleri anlatabilir. Yeter ki dinlemeyi ve anlamayı bilelim.