Simon & Garfunkel - Müzik Kariyerleri Paul Simon ve Arthur Garfunkel (Simon & Garfunkel olarak anılırlar) ancak sofistike dinleyicilerin ilgi gösterdiği bir ikili.
Genç arkadaşlarımız ise muhtemelen onları hiç tanımıyorlar. Bu da çok normal sayılmalı, çünkü 1970 tarihli Bridge over Troubled Water albümünden sonra ayrılan ikili, sadece 1981'de Central Park'ta verdikleri konserde tekrar bir araya geldi. Herkes onların tekrar beraber albüm yapmasını bekliyordu, ama olmadı.
Dostlarımız Paul ve Artie aslında ortaokuldan arkadaş. Bu ikisinin bir araya gelmeleri, ayrılmaları falan otuz iki kısım tekmili birden pehlivan tefrikasını andıran uzun bir öykü.
On iki yaşlarında tanışmışlar (1954 yılı olmalı) 14 yaşında Tom ve Jerry ikilisi olarak New York'ta ilk plaklarını yapıyorlar: Hey! Schoolgirl
Sonra Paul Simon 15 yaşında kendi başına bir plak yapınca, Garfunkel buna fena bozuluyor ve ikili ayrılıyor.
Bu ilk ayrılık yedi yıldan uzun sürecektir.
Paul Simon, Queens Collage'i bitirdikten sonra 1964'te İngiltere'ye gider. Avrupa'da takılır, otostopla dolaşır, sokaklarda şarkı söyleyip para kazanır vb. (Epey sonradan temelli Amerika'ya dönüp hukuk fakültesine yazılacak ama derslerden çakıp okulu bırakacaktır.)
Amerika'ya gelişlerinin birinde sonra Queens'te bir köprüde tesadüfen Arthur Garfunkel'a rastlayınca, bu ikili tekrar bir araya geliyor. Kısa sürede Wednesday Morning 3 AM adlı albümü yaparlar. Bu albümde Sound of Silence şarkısı da olmasına rağmen dikkati çekmez.
Burada birkaç not iletelim:
1966 yılında, müziklerini Paul Simon'ın yaptığı The Graduate (Mezun) filmi (hani şu Dustin Hoffman'ın başrolünü oynadığı efsane film) büyük ilgi görüp, yabancılaşmış bir çağın sembolü haline gelince, Simon & Garfunkel ikilisi de iyice meşhur olur ve köşeyi dönerler. Gün artık onların günüdür. Ama bu dalga uzun sürmeyecektir. 1970'teki Bridge Over the Troubled Water albümü çıkmadan kısa bir süre önce, Garfunkel sinemada şansını denemek amacıyla ikiliden ayrılır. Paul Simon da kendini solo albümlere verir. Hatta (galiba Arthur Garfunkel'a inat olsun diye) bir de "One-Trick Pony" adlı bir de film yapar ama sinema işi onun için bir fiyasko olur. Bu arada Paul Simon'ın başından neler geçmez ki... Evlenir, çocuk sahibi olur. Zengin ve başarılı olmasına rağmen bunalımlara girer. Düşünün, mutlu ve huzurlu bir çocukluk geçirmiştir üstelik. Derken New York'ta bir arkadaşından, Los Angeles'ta Rod Gorney diye bir psikiyatrist olduğunu duyar. Adama telefon eder ve kısa bir süre sonra Los Angeles'a giden bir uçaktadır. Havaalanından doğruca adamın evine gider. "Neden geldin buraya?" diye sorar Gorney. Paul Simon'ın ağzından şu laflar çıkar: "Buradayım çünkü gencim, sağlığım yerinde, ünlüyüm, yeteneğim ve param var ama çok mutsuzum ve bunun nedenini öğrenmek istiyorum." Sonradan anlaşılır ki, Paul Simon aslında 1.65'lik boyu nedeniyle kompleksler içindedir. Biraz da bu yüzden, şarkı söyleyerek kızların ilgisini çeken yakışıklı Arthur'la dost olmuştur. (Biraz da bize düşer hesabı) Yıllar içinde ise, Garfunkel hep Simon'ın yaptığı şarkıların gölgesinde kalmaktan sıkıntıya girmiştir...vs.vs. Psikiyatrik tedavi detaylarını geçelim. Adamımız New York'a döndükten birkaç gün sonra, kendisine Central Park'ta ücretsiz halk konseri yapması teklifi gelir. 1981 yazıdır. Paul Simon da, o sırada İsviçre'de bulunan Garfunkel'ı arayıp, konsere birlikte çıkmayı önerir. Garfunkel da 'efendilik bende kalsın' diye büyüklük gösterip teklifi kabul eder. İkili tekrar (sadece tek bir konser için) bir araya gelir. Daha provalardan başlayarak kavga gürültü eksik olmaz. Ama çıkar, aslanlar gibi konserlerini verirler. Profesyonellik ağır basmıştır. Herkes onların tekrar beraber albümler yapmasını bekler... ama çok bekler.
Central Park konserinin albümü de çıkar. Ama adamımız Paul Simon gene de çamur atmadan duramaz. Bir röportajda şöyle diyecektir:
|
|
Tweets by Eskinin_Adami |