Çocukluğumuzun Kahramanları VIII - Barbar CONAN Tarih öncesi çağlarda yaşamış kahramanlara ait daha önceleri pek çok sinema filmi ve çizgi-roman (özellikle KORKU serisinde bunun örneği çoktur) olmasına rağmen, hiç birisi Conan kadar başarılı olmadı, onun kadar iz bırakmadı.
Aslında Conan, Robert Erwin Howard (1906-1936) tarafından 1932 yılında yaratılan bir hikaye kahramanıdır. (Yazar, annesinin komadan çıkamayacağını öğrendiği için 1936'da intihar etti. Daha 30 yaşındaydı ve önceleri bir sürü fantastik hikaye yazmış, ancak yayınevleri bunların çoğunu reddetmişti.)
Yıllar sonra Robert Erwin Howard'ın basılı veya müsvette halindeki yazıları 1950'lerde derlenip toparlanmaya ve 1967'den itibaren tekrar basılmaya başlandı. Bu işleri götüren kişi Roy Thomas, bazı hikayeleri tekrar yazmıştır. (Bazı okuyucular, Thomas'ın bu yeniden yazım sırasında Robert Erwin Howard'ın orijinal yazılarını bozduğu kanaatindedir.)
İlk Conan çizgi-romanı Ekim 1970'te basıldı. Robert Erwin Howard'ın eserinden uyarlanarak Roy Thomas tarafından yazılan öyküyü genç bir İngiliz Barry Windsor-Smith çizdi. Sonraları John Buscema ve Gil Kane adlı çizerler görevi devraldılar ve yetenekleriyle Conan'a çok şey kattılar.
"Know, O Prince, that between the years when the oceans drank Atlantis and the gleaming cities, and the rise of the Sons of Aryas, there was an Age undreamed of, when shining kingdoms lay spread across the world like blue mantles beneath the stars - Nemedia, Ophir, Brythunia,Hyperborea, Zamora with its dark-haired women and towers of spider-haunted mystery, Zingara with its chivalry, Koth that bordered the pastoral lands of Shem, Stygia with its shadow-guarded tombs, Hyrkania whose riders wore steel and silk and gold. But the proudest kingdom of the world was Aquilonia, reigning supreme in the dreaming west. Hither came Conan the Cimmerian, black-haired, sullen-eyed, sword in hand, a thief, a reaver, a slayer, with gigantic melancholies and gigantic mirth, to tread the jeweled thrones of the earth under his sandled feet."
Conan 1981 civarında Alfa Yayıncılık tarafından Türkiye'de basılmaya başlandı. 1990'da Amerika'daki orijinal yayınevi Marvel Comics, Conan'ın yayınına son verdi.
Bu metnin biraz kısaltılmışı Bir Nemedya Efsanesinden alıntı olarak Türkçe basılan Conan ciltlerinde yer alırdı:
"Şunu iyi bilin ki Prensim; kabaran okyanusların Atlantis'i ve onun görkemli kentlerini yutmasından sonra dünyada o güne değin görülmemiş bir çağ başlamıştı. Aryas'ın oğullarının doğduğu bu çağda, Dünya üzerindeki imparatorluklar ve uygarlıklar, gökteki yıldızların mavi parıltıları kadar dağınık fakat belirgindi. İşte bu sırada Kimmeryalı Conan geldi. Çelik bilekli elinden kılıcını hiç bırakmayan bu kara saçlı, şahin gözlü yiğit tüm imparatorlukları sandallı ayağının altında çiğnemek istiyordu..."
Robert Erwin Howard, günümüzden 12.000 yıl kadar önce yaşadığını iddia ettiği Kimmeryalı Barbar Conan'ı, Hiborya Çağı adını verdiği, fantastik-tarihsel bir dekora yerleştirir. Bu dekor Yüzüklerin Efendisi'nin orta dünyasından daha az zengin değildir hani... Şu farkla ki, bu dekor içinde yer alan pek çok ülke, Tanrı, kavim vb. adları gerçek tarihten alınmış ve biraz değiştirilerek kullanılmaktadır.
Sözgelişi Mithra diye bir Tanrı, Zerdüşt ve Mazdeizm dinlerinde gerçekten vardır. Gene Seth adlı tanrı, bir Eski Mısır tanrısıdır. Britunya ülkesi Britanya'dan alınmadır. Khitai dedikleri yer Çin'dir. (Rusça ve Bulgarca'da Çin ülkesine Khitai denir zaten) Styx nehri Yunan efsanelerine göre cehennemdeki bir ırmaktır vs.vs.
Kahramanımız Conan, Kimmeryalıdır. Çizgi-romanda ve Conan filmlerinde ise Kimmerya, karlarla kaplı, taygalarla çevrili, insanların kürklü elbiseler giydiği soğuk bir kuzey ülkesidir. ("Tayga nedir?" mi dediniz..Oh olsun, lisede Coğrafya öğretmeninizi kös dinlerseniz böyle olur işte. Şimdi davranın bakalım sözlüklere..) Voltaire'in ZADİG romanına bakarsak, Kimmer ülkesi şimdiki Rusya'dır. Bu hesapça Conan'ın Rus olması gerekir ama siyah saçlı ve bronz tenli bir Rus da pek inandırıcı gelmiyor doğrusu.
Uygar ülkelerde(?) veya Zambula'nın güneyindeki çöllerde (ki buraları da Arap çöllerine benzemekte, ahalisi de Araplar ve Berberiler gibi giyinmektedir) dolaşan Conan, duruma göre paralı askerlik, hırsızlık ve yağmacılık yapmaktadır. Bunu gizleme ya da bundan gocunma gereği de duymaz zaten.
Zaten o devirlerde "iyiler ve kötüler" diye bir ayrım yapmak da saçma olurdu. Bu şekilde bakıldığında Conan klasik çizgi-roman kriterlerine pek uymaz. İlla bir ayrım yapılacaksa zayıflar ve güçlüler; Conan'ın düşmanları veya dostları diye bir ayrım yapılabilir. Gerçi Conan'ın pek dostu da yoktur ya...
Büyülerin, büyücülerin, mistik ve doğaüstü güçlerin egemen olduğu karanlık ve dehşet dolu bir dünyada yaşayan Barbar Conan'ın iki emeli vardır: Bileğinin ve kılıcının gücüyle bir gün kendi krallığını kurmak, ve ölüm kendisini almaya geldiğinde onu elinde kılıçla dimdik ayakta karşılayabilmek..
Conan; uzun siyah saçları omuzlarına dökülen, korkunç bakışlı, iriyarı, bronz tenli bir adamdır. Tanrılara inanır ama onlardan birisi karşısına dikilecek olursa üstüne yürümekten çekinmez. Çünkü o, kılıcının kesemeyeceği hiçbir şey olmadığını çok önce öğrenmiştir.
Hatta bir macerada kale komutanı arkadaşının Kendini dünya nimetlerinin hiç birinden alıkoyma gereği duymadan (kadınlar, içki, kumar, sefahat vs.), Tanrılara inanmasına rağmen onlara kafa tutarak ve herhangi bir ahlak anlayışını benimsemeksizin sadece kendi çıkarları için yağmacılık, vurgunculuk, hırsızlık yapan Conan; düşmanlarına karşı merhametsiz ve zalimdir de... Ama gene de kahramandır işte..
Okuyucular kendilerini onunla özdeşleştirmekten tarifsiz bir keyif alırlar. Galiba bilinçaltımızın en karanlık köşelerindeki seslendirmekten çekindiğimiz ve korktuğumuz yanlarımızı ve egomuzun en yapmacıksız ifadesini Conan'da bulduğumuz için onu çok sevdik ve hayran olduk.
|
ÇOCUKLUĞUMUZUN KAHRAMANLARI |
Tweets by Eskinin_Adami |